20 Kasım 2008

Tuvalette düşünülenler: Geçmişi görmek

Yıllar önce bir arkadalımın ortaya attığı bir fikirdi, diyelim ışıktan çok daha hızlı gidebiliyoruz ve elimizde istediğimiz mesafeyi görmek için kullanabildiğimiz üstün bir dürbün var. Eğer ışıktan daha hızlı bir şekilde Dünya'dan uzaklaşabilirsek, bu dürbünle Dünya'ya bakarak geçmişi görebiliriz. Burada Görelilik Kuramı ve sonuçlarını tamamen yok sayıyorum. Işığı, ses gibi, sınırlı hıza sahip bir dalga olarak görüyorum. Bu gerçekdışı varsayımı yapmazsak yazdıklarımız tamamen saçmalama olur(aslında hala öyle).
Peki, diyelim benim canım sıkıldı, zamanı geri sarmak istiyorum. Olayları aynı hızda fakat tersten görmek için ne yapmam gerek? Hangi hızda uzaklaşmalıyım? Bu tür durumlarda ışık gibi sürekli bir akıyı ayrık olaylar olarak görmek yardımcı olabiliyor. Diyelim herhangi bir olaya değil de, saniyede 50 kare gösteren bir televizyon ekranına bakıyoruz. Ekrandan kareler, ışık hızından bağımsız olarak, benim gözüme saniyede 50 tana gelecektir. Ben aynı hızda fakat tersten görmek istersem, saniyede 50 kare geri gitmem gerek. Bunu, televizyondan(ya da izlediğim olaydan) ışık hızının iki katı bir hızla uzaklaşarak yapabilirim.
Daha tam uyanmadan tuvalette oturmak tuhaf oluyor.

2 yorum:

  1. Zamanda yolculuğun mümkün olacağını sanmıyorum. Eğer zamanın göreceliliği kavramı ve biraz da kuantum fizikleri açısından bakarsak, ışık hızında giderken zamanın durması tamamen "kişiye öyle gelmesi" nden öte birşey değildir.

    Şöyle düşünelim, ışık hızında -veya daha yüksek bir hızda- en kalabalık saatlerde taksim meydanından newyork a 5 kere gidip geldik, 5 inci dönüşümüzde oradaki insanlar hala belki bir adım bile atmamış olacaklardır. Bu da bize zaman duruyormuş izlenimi verecektir.

    Bir başka açıdan ise, zamanda yolculuk beynimizin yorumladığı ve bedenimizle deneyimlediğimiz madde açısından mümkün olmasa dahi, düşünce ile mümkündür. Sonuç olarak madde dediğimiz bir sanal gerçeklik ise ve beynimizin yorumladığı ve toplumun dayattığı normlar sebebiyle biz buna "gerçeklik" diyorsak (ki gerçeklik pekala akıl ve hayal dünyası da olabilir), ve gerçeklik aslında gerçek sanmadıklarımız ise zamanda yolculuk hergün yüzlerce kez yaptığımız birşey diyebiliriz.

    Açıklamak istediğim; düşünce zamansızdır, siz 5 yıl önceki bir anınıza bi an odaklandığınız gibi o anıyı tekrar yaşarsınız. Zamanda geriye ve tam o saniyeye gidersiniz. Yeterince odaklanır ve konstantre olursanız o anın size hissettirdiklerini dahi yaşarsınız, tıpkı gerçekçi rüyalar gibi.

    Ayrıca şuna da değinmek isterim ki, zaman diye birşey yoktur. Zaman, insan beyninin oluşturduğu ve şu anki evrim seviyesindeki halimizin anlayışını ve kavramasını kolaylaştıran bir ilüzyondan başka birşey değildir.

    Gerçek olan tek zaman şimdiki zamandır. Asla geleceği veya geçmişi maddesel bağlamda deneyimleyemeyiz. Sadece anı yaşarız. Geleceğin hayalini kurarız veya planını yaparız fakat geleceği yaşamaya başladığımız an o zaten gelecek değil artık "an" olmuştur.

    Umarım bu yorumu okuyanların kafasını ütülememişimdir. Çok derin bir tutkuyla düşündüğüm ve araştırdığım konulardan bir kısım fikirlerimi sundum.

    YanıtlaSil
  2. Katkın için teşekkürler.
    Ben zamanda yolculuk değil de geçmişi gözlemlemeyi düşünmüştüm sadece.

    YanıtlaSil